Türk Tabipleri Birliği İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Alanında Yayınlanan Yönetmelikler Üzerine Görüşlerini Açıkladı

Türk Tabipleri Birliği resmi web sitesinde son günlerde gündeme gelen İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Alanında Yayınlanan Yönetmeliklere dair görüşlerini açıkladı.TTB Merkez Konseyi tarafından yapılan açıklama ve TTB nin görüşlerini aşağıda bulabilirsiniz.
Çalışma Bakanlığı 27-28 Kasım’da, Antalya’da, ilgili tüm tarafların katılımıyla, İş Sağlığı ve Güvenliği Strateji Çalıştayı yaptı. Aralarında TTB’nin de olduğu meslek örgütleri, sendikalar, Üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları ile bu başlık altında “Kurumsal yapının değerlendirilmesi”, “Mevzuat ve uygulamalar”,”İş kazaları ve meslek hastalıklarında yaşanan sorunlar” ve “İş sağlığı ve güvenliği eğitimi nasıl olmalıdır” konularında raporlar hazırlandı. Sonrasında bu görüşler çerçevesinde mevzuatı oluşturmak ve uygulamayı sağlamak beklenirken, aynı gün Çalıştay’ın açılış konuşmasında “yeni yönetmeliklerin” yayınlandığı ilk kez duyuruldu. Garip bir çakışma ile “Nasıl Yapılmalı?” sorusuna cevap aranırken “Nasıl yapılacağı” da bildirilmiş oluyordu. Bu durumda demokratik katılım adına görüş almak ya da toplantı yapmanın ya da yapılan bunca değerlendirme toplantısının samimiyet eksikliğini hayli aşan bir yaklaşımı ifade ettiği de ortadadır.
“İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği”, “İşyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” ve “İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik”leri 27.11.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Bu Yönetmeliklere göre;
İşçi sağlığı hizmet sunumu ve eğitim hizmetleri taşerona devredilmektedir. Taşeronluk (alt işverenlik) İş Yasasında özel düzenlemesi bulunan; işçilik haklarının kısıtlanmasından işçi sağlığı önlemlerinin alınmamasına kadar bir çok sakıncayı barındırdığından, mutlak zorunluluk hali dışında uygun görülmeyen bir çalışma biçimidir.
Genel olarak çalışma ilişkisinde uygun bulunmayan bir iş ilişkisinin işçinin yaşam ve sağlık hakkını doğrudan ilgilendiren işçi sağlığı alanında uygulanmak istenmesinin sağlığın korunması ve geliştirilmesine katkı sağlamayacağı açıktır. Daha çok işçinin daha etkin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleriyle karşılaşmasına yönelik çaba içinde olunması gerekirken, Çalışma Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün taşeronlaştırmanın düzenleyicisi ve destekleyicisi olması bütünüyle ironiktir!
Bugün işçi sağlığı alanında ülkemizdeki en yaygın hizmet sunum modeli olan işyeri ortak sağlık birimlerinin (OSB) tasfiye edilmesiyle yerine işyeri dışında özel şirketlerin kuracağı birimlerin geçirilmeye çalışılması; bu yönde gösterilen çaba ve ısrar kabul edilebilir değildir.
Eğitim hizmetlerinin özel dersaneler aracılığıyla verilmesine yönelik ısrarın kaynağının ne olduğu tarafımızdan bilinmekle birlikte, doğru bulunmamakta ve kesinlikle kabul edilmemektedir. Çalışma Bakanlığı kendisini üniversiteler de dahil olmak üzere eğitim kurumlarını düzenleyen, yetki veren ve denetleyen bir kurum olarak tanımlamış ise de burada düzenlenen eğitimin niteliği itibariyle bir yükseköğretim niteliğinde olması sebebiyle Anayasa’ya aykırı bir girişimle karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.
İşyeri hekimliği eğitimlerinin bu zamana kadar Türk Tabipleri Birliği tarafından verildiği, bu eğitimler ve TTB’nin çabasıyla işyeri hekimliğinin bir meslek haline geldiği, vicdan sahibi bütün taraflarca teslim edilen bir gerçek iken; şimdi işyeri hekimliği eğitim faaliyetlerinden TTB’nin uzak tutulması için gösterilen bu çabanın hukuka dayanan bir açıklaması bulunmamaktadır. Bakanlık tarafından ortaya konulan tutum, siyasi bakışın hizmet gerekleri ve kamu yararının önüne geçmiş olmasından başka bir şey değildir.
Bakanlığın düzenlemeleri ve teşvikiyle yapılan hukuka aykırı işlemler Yönetmeliğin geçici maddeleriyle hukuka uygun hale getirilmektedir. İdari yargı kararlarının işlemleri en başından itibaren ortadan kaldırdığına ilişkin kural karşısında bu düzenlemeler olsa olsa temenni niteliğinde kalacaktır. Öte yandan, yine idari yargı kararına aykırı olarak, TTB tarafından 2003 ve sonrasında verilen işyeri hekimliği sertifikalarını kabul etmemek ancak Bakanlık tarafından verilenlerin tamamını kabul etmek şeklinde düzenleme yapılmıştır ki bu düzenleme –Bakanlığın bakış açısını net biçimde ortaya koymakta olmasının yanı sıra- hukuka aykırılıkta ısrar niteliğindedir!
Sosyal tarafların Yönetmeliklerden beklediği amaç, çalışanların işyerindeki tehlikelerle karşılaşma ve onlara maruz kalma olasılığını en aza indirmek için oluşturulacak örgütlenme, normlar ve sürekli gözetimi mümkün kılan bir yapıyı ortaya çıkarmaktır. Bu yapının tarafları ise, Devlet, işveren, çalışanlar ve sendikaları, iş güvenliği mühendisleri ve iş yeri hekimleridir. Bu unsurların doğru kurgulanması, güvenlik kültürünün gelişimine ve sistemin tesisine güçlü bir temel sağlayacaktır. Bu nedenle, iş güvenliği mühendisi, işyeri hekimi ve sendikaları düzenlemelerin içine, işlevine uygun ana unsurlar olarak doğru koymak gerekir. Bu unsurları inkâra dönük bir yaklaşımın ürünü olan Yönetmeliklerin amaca hizmet etmeyeceği açıktır.
Türk Tabipleri Birliği, bu yönetmeliklerin hazırlandığı süreçte her türlü yapıcı katkıyı sunmaya çalışmış ise de Bakanlığın katı ve dayatmacı tutumuyla karşılaşılmıştır. Ortaya çıkan yönetmelikler, Bakanlığın işçi sağlığını koruyup geliştirmek değil bu alanda faaliyet gösterecek piyasa aktörleri ile Bakanlık ilişkilerini düzenlemeyi önemsediğini açıkça ortaya koymuştur. Türk Tabipleri Birliği, öteden beri izlediği bu alanda, her zaman olduğu gibi işçi sağlığının korunmasından yana taraf olacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.